-->

Unutkanlığı önlemek...

 



Son zamanlarda farkındayım yakın gelecekte unutkanlık yaşayacağım yada beynimi tamamen kaybedeceğim...

Biliyorum ki beyin çok zorlanınca kendini kapatmak zorunda kalıyor o yüzden not almalıyım.

Eğer bir sabah uyandığında hiç bir şeyi hatırlamıyorsan, bu notlar gerçek ve doğru kaynaklardır. Çünkü bunları sen yazdın ve eğer tekrar dirildiğinde merhamet edecek olursan senin beynini ben sikeceğim...

* İçinde bulunduğun durumun sebebini unutma ! Seni zor duruma düşüren, aşağılayan, küçümseyen ve hakkına giren kişi.

* Varlık içinde yüzerken, seni sikine takmayan akbabaları pardon ! akrabalarını...

* ve ve ve en önemlisi bazı arkadaşların, dostların var o pezevenkleri hiç unutma ! unutursan gerçekten geçmişini sikerim !  Zaten cümleleriyle tanıtacaklar " Kanka " diye cümleye başlayacaklar ve " olum niye benden istemedin" diye cümleye devam edecek işte ilk onun ecdadını sikeceksin.


Bunları hatırla gerisinin hiç bir önemi yok ! Eğer yıkım gerçekleşir ve tekrar geri dönersen işte o zaman bir daha merhamet etmeyeceksin ! 



Korkusuz Korkak !


Gök gürledi birden...

Bana döndü ve irkilmiş gözleriyle korkmuyor musun diye sordu ?

- "  Gök gürültüsünden daha korkunç sesler duydum " dedim

Nasıl yani ? Ne gibi ? dedi .

- Hafif bir şekilde gülümsedim ve " Aklımdasın diye balık hafızalı insanların ve Ömrümsün diye haykıran Kelebek ömürlü insanların çıkardıkları sesler gibi ... " Dedim .

O , da gülümsedi ve arkasından anladım dedi.

Sanmıyorum ama neyse ...



Sizin Hiç Babanız Öldü mü ?


Babanızın tabutunu taşıdınız mı hiç?

Toprağa götürülüp o çukurun içine konulurken bundan sonra hiç uyanamayacağı bir yere yatırılışını izlediniz mi ?

üstüne kendi ellerinizle toprak attınız mı?

Ben bunlar istemsizce gerçekleşirken 28 yaşındaydım...

Sadece yirmi sekiz...


243.gün

7ay
34hafta
5,832saat
349,920dakika
20,995,200saniye






127. Gün !


Herkese merhaba, Bugün babam vefat edeli bugün 127gün oldu ve bu 127 gün beni 127 yıl yaşlandırdı. Ölüm haberini duyduğum ilk saniyeler gibi hatırlıyorum herşeyi. Yemek yerken aniden dişinizin oyuk kısmına vuran bir diş ağrısı düşünün. Düşündünüz mü ? işte ben o acının amına koyayım keşke o kadar kolay tarif edilebilseydi !

Standart iş dönüşlerimde olduğu gibi tv başında yemek yiyordum birden boynum büküldü içim acıdı sonra çok geçmeden Babamın yere düştüğü haberi geldi hızlıca evden çıktık annemle, babama fırça atacaktım niye dikkat etmiyorsun sen diye ! taa ki sokağın başında kalabalığı ve siren ışıkları yanıp sönen ambulansı görene kadar ...
Soğuk soğuk terler boşaldı
nefesim daraldı
etraf sessizleşti sanki kendi kalp atışlarımı duyuyordum
istemsizce içimden defalarca tekrarladım. " Hayır Allahım ! Bu gün olmaz ! Şimdi değil ! Ama noolur !"
Babam ambulansın içindeydi, annemi de ön koltuğa aldılar beni almadılar öylece bıraktılar
Noolur bende gelim dedim dinlemediler
o gün noluur la başlayan hiç bir cümlemi takmadılar. Ne Allah ne de ambulans şöförü...
Koştum bende hastaneye kadar
Ağlayarak, kusarak,nefessiz kalarak
Doktor Mevtanın eşyalarını teslim edeceğiz dedi bana bakıp
Ama ben daha yeni gelmiştim babam ve mevta kelimesi ne alaka ki diyordum içimden sonra odaya götürdüler beni filmlerdeki gibi babamın üstünü açıp gösterdiler baban mı bu dediler ? Nasıl tanımam ki Babam işte kokusu geliyor burnuma diyemedim onlara ...
Ağlayarak evet der gibi kafa salladım.
Güçlü olmaya çalıştım
Babamın yırtık cüzdanını verdiler ön kısmında benim çocukluk vesikalığım. Elim ayağım boşaldı nefesim kesildi ağlamaktan gözlerim şişti.
Sonra hastanede işlemler yapılana kadar boynu bükük kaldım bir yandan da iş yerine haber veriyordum işe gelemeyeceğim çünkü Babam öldü diye.
Bu nasıl bir his biliyor musunuz ? gizli bir günah işleyip çıplak bir şekilde milleti arayıp itiraf etmek gibi...
Morga götürdük babamı buzluk gibi bir yere koydular 2 sıra toplam 6 gözlü bir buzdolabı gibi bir yerin soldan 2. sırasına koydular bizi eve gönderdiler . Sabaha kadar düşündüm ya Babam düşüp bayıldıysa ve biz soğukta bıraktıysak diye ?
Ertesi gün amcam , ben ve Ahmet gidip Babamı görmeye karar verdik. Gittik gördük Babam gerçekten ölmüştü.. Saç dipleri buz tutmuş kendisine ait kokusu gitmiş kımıldamıyordu. Ağladım ağladık alnını öptüm mermer gibiydi soğuktan. Sonra yıkadılar götürdüler ! Gömdük ! ağlaya ağlaya gömüldü babam !

İlk defa birine özgürce anlatabildim hep gözlerim doldu anlatırken yarım bıraktım şimdi iş yerinde bunları ağlamadan yazmaya çalışmak zor olsada yazdım ulan ! Eğer Babanız hayattaysa gidip sarılıp öpün ! Amına koyduğumun zamanı çok hızlı geçiyor sonra öptüğünüz de ne kokusu kalıyor nede teni !




Kaotik ( Ne iyi , Ne kötü ! )


Kaotik ( Ne iyi , Ne kötü ! )


Etliye sütlüye kimseye karışmadım , taraf tutmadım her zaman her yerde kaotik kaldım..

Ne iyiliğin tarafındaydım nede kötülüğün tarafındaydım hepte öyle kaldım. Kimine göre acımasızdım, kimine göre en iyisini yapıyordum. Ben kendime göre haklıydım çokta sikimde olmayanlara göre ise haksızdım.

Konu farklı yerlere saptı aslında amaç bu değildi özlüyorum ulan ! herkesi özlüyorum ölen Babamı özlüyorum, beni her yerden her telden engelleyen Tubik'i özlüyorum, Hayatımı siken Ebru'yu özlüyorum, Gelmişimi geçmişimi siken Hande'yi özlüyorum, beni gözümün önünde aldatan Gizem'i özlüyorum, Mezhep ayrımı yapan Zeynep'i özlüyorum, Sesini sevdiğim Ahmet Kaya'yı özlüyorum, bir ara Kerim Tekin vardı Karbeyazdır ölüm diyen Onu özlüyorum, Altarınoğlu Tarkan'ı bile özlüyorum ... En çok kendimi özlüyorum. Ödül mü koysam başıma ölümü veya dirimi bana getirene dünyaları mı versem ? Yada kendi kendime kendime mi gelsem !

Ne olur biri beni bulsun !



Benim adım Derda !


Benim adım Derda !

Ben öyle süslü cümlelerle konuya girmeyi bilmem. Bir dönem cümle mühendisiydim ama diplomamı aldılar elimden ! İlk hatırı sayılır yenilgimi de böylece kazanmış oldum.

Dedim ya benim adım Derda ! Dert ağası demek...

Kendime bu ismi ben verdim , inanır mısınız ? Kendi kulağıma kendim okudum bu ismi. Kimsem yoktur ki üzüntümü , kederimi , sevincimi dinleyecek . Hatta ben bile bazen dinlemem kendimi, kendi kendime anlatırken bile , " aamaaan , bir bitmedi ! " diye tekrarlarım hatta çoğunlukla çıplak kadınlar düşlerim sarışın, kumral... Esmerleri pek sevmem gerçi benim dertlerimden daha güzellerdir ama olsun ben esmerleri pek sevmem .

Dedim ya benim adım Derda ! Dert ağası demek...

Hiç bir zaman hayallerim ,yaşama sevincim kadar uzun sürmedi hep bir mağlubiyet oldu zafer hayal ederken...

Bir insan düşünün bir hiçten ibaret . içi dışı bir hiç ! Nereden bakarsan bak ! Hatta bardağın dolu tarafından baksan bile elle tutulması imkansız bir hiç ...

Dedim ya benim adım Derda ! Dert ağası demek...

Şöyle özetleyeyim kendimi ; Çirkin bir fizik yer çekimine o kadar inanmışım ki yerden kaldıramıyorum kendimi , ilginç bir matematik hayatımdan çıkanları iki bilinmeyenli denklemlerde geri getirmeye çalışıyorum , Garip bir dini inanç bazen aşırı dindar bazense tanrıya saygın bir muhalif oluyorum. Sağ ve sol kolumda dövmelerim var ha bir de sol göğsümün üzerinde kendime bir not şeklinde toplamda üç adet , en az benim kadar ilginç anlamlarını sadece benim bildiğim toplam üç adet.

Dedim ya benim adım Derda ! Dert ağası demek ...

Beni şöyle düşünün cebimde tıbbi imkanlara yetecek kadar para olmadığı için ağrıyan dişime yalvarıyorum acım geçsin diye hatta şirk koşuyorum ona eğer geçerse acısı ona masal anlatacağımı söylüyorum . Oysa ki ne şirk koşmayı ne de masalları severim ! inanmam ! inandıramazsınız ! Herkes bu kadar mutlu olamaz masallarda ki gibi ! Hele ki Tanrı bu kadar Ahmak olamaz ! Neymiş eğer bana bu istediğimi verirsen bende iyi birisi olacağım gülücük ...

Dedim ya benim adım Derda ! Dert ağası demek ...

Bana ilk kazığı ben attım. Kendimi herşeyin güzel olacağını inandırdım , Çünkü salaktım bir şeylere inanmaya ihtiyacım vardı ve inandım kimseyi ilgilendirmez ! Dini kitaplar aldım kendime için de binlerce dua olan hatta borç giderme, kısmet açma , güzelleşme, gideni geri döndürme yazan. Hepsini okudum defalarca okudum hemde ama amorti bile çıkmadı şansıma çünkü ben Derdaydım ! unutmuşum.








"Hayatın boyunca kendinden başka kimseye bir kötülüğünün dokunmadığı farkındalığıyla gelen acıklı gönül rahatlığı ,,

Bir yerde sabit kalmaktan duvardaki saat ne kadar yorgunsa o kadar yorgundum. 
" Bir kez daha olabilecekken bir kez daha olmamış olan her şey senin koğuşundur " dedi kulağıma gaipten bir ses benim ise içimde garip bir orkestra hep bir ağızdan tekrarladı bu şiirin adı "Hayatın boyunca kendinden başka kimseye bir kötülüğünün dokunmadığı farkındalığıyla gelen acıklı gönül rahatlığı" evet ismi fazla uzundu en az çektiğim acılar kadar.



İtirafname !

İtiraf ediyorum ! Ben bir katilim ...
Hemde bana kimsenin yapmaya cesaret bile edemediği işkenceleri kendime yaptım !
Kendimi öldürmeden önce son bir isteğim var mı ? diye sormadım .
Size sorsaydım zaten umurunuzda olmazdı buna emindim
yere devrilmiştim bir kış gecesiydi ilk defa üşüyordum, kollarımı kenetleyerek kendime sarıldım önce kendimi ısıtmayı öğrendim sonra hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçerken farkettim ki sikseler yapmam dediğim ne varsa kimse sikmeden yapmışım...
Kurduğum her hayalin yıkılışından sonra en kaz altında kaldığımda bir Allah'ın kulu elini uzatmadı hatta sesimi duyan var mı ? diye attığım sessiz çığlıkları bile kimse duymadı . Ben o enkazın altında nefes almakta zorlanırken , beni enkaz altında bırakan aç gözlü hırsız müteahhit edasıyla para derdine düşmüştü en sevdiğim . Ahh Tanrım o giderken bile çok güzeldi.
Ama kızmadım ona da saçının teli incinmiş midir ? Acaba o da üzülmüş müdür ? Sonra kızdım kendime bir tokat attım sağ yanağıma sağ elimle, sonra farkettim ki yine benim canım yanıyordu başkasının yerine üzülsem de kendime zarar da versem acıyan yine benim canımdı.
Dayanamadım kenetlediğim ellerimi açtım ve kendi boğazımı sıktım bana göre bu bir harakiriydi ama dışardan görenlere göre ise bu bir metamorfoz ...
Dedim ya ben bir katilim ilk ve son kurbanım da benim.
Mekanım cennet olsun.
Ruhuma el fatiha..
Db-te4vWsAAy7Jf.jpg